Get Adobe Flash player

Eğitimde bu yıl nasıl geçti?
Eğitim-İş 2016-2017 eğitim öğretim yılı değerlendirme raporunu yayınladı

2016-2017 EĞİTÄ°M ÖÄžRETÄ°M YILI DEÄžERLENDÄ°RME RAPORU

2016-2017 eÄŸitim öÄŸretim yılında, eÄŸitim sisteminin, eÄŸitim ve bilim emekçilerinin yıllardır birikerek artan sorunlarının daha da ağırlaÅŸmasının yanı sıra, 15 Temmuz FETÖ darbe giriÅŸiminin ardından ilan edilen OHAL uygulamaları nedeniyle geçmiÅŸ yıllardan farklı bir durum da söz konusudur. Gerek ülkenin içinde bulunduÄŸu durum, gerekse bundan doÄŸrudan etkilenen eÄŸitim sisteminin karşı karşıya olduÄŸu çok sayıda sorunun varlığına raÄŸmen eÄŸitim biliminin en temel ilkelerine aykırı düzenlemelerde ısrarını sürdüren Milli EÄŸitim Bakanlığı, eÄŸitimi niteliksizliÄŸe, düzensizliÄŸe ve kaosa sürükleyerek çocuklarımızın geleceÄŸi ile oynamaya devam etmiÅŸtir. Kamu hizmetlerinin piyasanın ihtiyaçları doÄŸrultusunda dönüÅŸümünün en önemli basamaklarından biri olan eÄŸitimde yeniden yapılandırma ve muhafazakarlaÅŸtırma uygulamaları, hem Hükümet hem de MEB tarafından çıkarılan yasa ve yönetmelikler, OHAL’in ardından çıkarılan KHK’ler, eÄŸitimde yaÅŸanan sorunlara yenilerinin eklenmesine neden olmuÅŸtur. MEB tarafından son dönemde yapılan bazı deÄŸiÅŸiklikler ve uygulamalarla yüz binlerce öÄŸrenci ve veli yine maÄŸdur edilmiÅŸtir. BaÅŸta öÄŸretmen yetiÅŸtirme problemleri olmak üzere, personel istihdam sorunları, derslik açıkları, fiziki ortam yetersizlikleri, kalabalık sınıflar, öÄŸretmensiz okullar, bilimsellikten, sanattan, spordan uzak programlar ve plansız uygulamalar sonucunda sorunlar katlanarak artmıştır.

Okul Öncesi EÄŸitim Gözden Çıkarıldı

4+4+4 uygulamasıyla zorunlu ilköÄŸretime baÅŸlama yaşının bir yıl erkene alınması, okulöncesi eÄŸitimin zorunlu eÄŸitimin dışına çıkarılması çocuÄŸun geliÅŸim ve eÄŸitimine iliÅŸkin olumsuz sonuçlarını kısa sürede ortaya çıkarmıştır. 2011-2012 eÄŸitim öÄŸretim yılında, 5 yaÅŸ grubunda okulöncesi eÄŸitimde okullaÅŸma oranı % 65,69 iken, 2012-2013 eÄŸitim öÄŸretim yılında bu oran % 39,72’ye düÅŸmüÅŸ,2013-2014 eÄŸitim öÄŸretim yılında ise ilkokula baÅŸlama yaşının 66 aydan 69 aya çekilmesi nedeniyle bir önceki yıla göre çok az bir artışla 42,54’e çıkmıştır. 2014-2015eÄŸitim öÄŸretim yılında 5 yaÅŸ grubu çocukların yüzde 53.78’i, 2015-2016 eÄŸitim öÄŸretim yılında yüzde 55.48’i okul öncesi eÄŸitim almış bu yıl ise yüzde 58.79’da kalmıştır. Okulöncesi eÄŸitimde okullaÅŸma oranı, 4+4+4 düzenlemesiyle birlikte gerilemiÅŸtir. Okul öncesi eÄŸitimde, okul öncesi çaÄŸdaki öÄŸrencilerin zorla ilkokula kaydedilmesi nedeniyle okul ve öÄŸrenci ve öÄŸretmen sayılarında da azalma meydana gelmiÅŸtir. 4+4+4 uygulamasından önce 2011-2012 eÄŸitim öÄŸretim yılında 28.625 olan okul öncesi eÄŸitim veren okul sayısı, 2015-2016 eÄŸitim öÄŸretim yılında 27.793’e düÅŸmüÅŸtür.2016-2017 eÄŸitim öÄŸretim yılında ise çok az bir artışla 28 bin 891 olmuÅŸtur.

OkullaÅŸma Oranı DüÅŸtü

EÄŸitimin temel sorunlarından biri olan okullaÅŸma oranlarındaki yetersizlik çözülememiÅŸ bir sorun olarak ortada durmaktadır. Ä°statistiklere göre, ilkokul ve ortaokulda okullaÅŸma oranlarında belirgin bir düÅŸüÅŸ yaÅŸanmıştır. 2013-2014 eÄŸitim öÄŸretim yılında okullaÅŸma oranı ilkokullarda yüzde 99.57 iken, bu yıl bu oran yüzde 98.13’e düÅŸmüÅŸtür. 2013-2014 eÄŸitim öÄŸretim yılında yüzde 99.61 olarak gerçekleÅŸen kız çocuklarının okullaÅŸma oranı ise geçtiÄŸimiz yıl yüzde 98.90’a bu yıl ise yüzde 98.19’a gerilemiÅŸtir.

Derslik Başına DüÅŸen ÖÄŸrenci Sayısı Yüksektir

MEB’in istatistikleri, derslik başına düÅŸen öÄŸrenci sayısının geçen yıllara göre az da olsa düÅŸmekle birlikte, özellikle göç alan illerde hala ortalamanın üstünde kalabalık sınıflar bulunduÄŸunu ortaya koymuÅŸtur. Resmi okullara baktığımızda, ilkokullarda derslik başına düÅŸen öÄŸrenci sayısı ortalama 21, ortaokullarda 25, liselerde ise 22 olarak görülse de bu oranlara birkaç öÄŸrencili köy okulları, göç veren birçok ilimizde boÅŸalan sınıflardaki az öÄŸrenci sayıları istatistiÄŸi aÅŸağıya çekmekte, gerçekte birçok okulumuzda sınıf mevcutlarının yüksek olduÄŸu, ikili eÄŸitime devam edildiÄŸi görülmektedir.

Çocuk Ä°ÅŸçiliÄŸin Önü Açıldı

MEB istatistikleri, son yıllarda sermayenin kalifiye ve ucuz iÅŸgücü ihtiyacına baÄŸlı olarak meslek liselerinin sayısında da artış olduÄŸunu ortaya koymuÅŸtur. Türkiye genelindeki toplam 10 bin 596 lisenin yaklaşık yarısı yani 4 bin 36’sı mesleki ve teknik lisedir. EÄŸitimde 4+4+4 öncesinde, 2011-2012 eÄŸitim öÄŸretim yılında Türkiye’de sadece 45 özel meslek lisesi varken, son dört yıl içinde kamu kaynaklarıyla yapılan doÄŸrudan destek ve teÅŸvikler sonucunda özel meslek lisesi sayısı ise 368’e çıkmıştır.  Bu okullarda okuyan öÄŸrenciler daha öÄŸrencilik yıllarından itibaren düÅŸük ücretle iÅŸçi olarak çalıştırılmaktadır. “Meslek Lisesi Memleket Meselesi” sloganıyla sermayenin resmi kurumlarla düzenlediÄŸi kampanyalar, özel meslek lisesi açacak iÅŸ adamlarına öÄŸrenci başına 5 bin lira teÅŸvik verilmesi bütün bunlar ucuz, nitelikli çocuk iÅŸçiler yaratmak içindir. Bu yıl yapılan düzenleme ile Mesleki EÄŸitim Merkezleri de örgün eÄŸitim kapsamına alınarak çocuk yaÅŸta iÅŸçiliÄŸin teÅŸvikinin bir baÅŸka yolu daha bulunmuÅŸtur.

EÄŸitim sistemi sermayenin çıkarları doÄŸrultusunda ÅŸekillendirildi

AKP iktidarı döneminde, eÄŸitimde piyasa merkezli iÅŸletmeci anlayışı yerleÅŸtirilmeye çalışılmış, birçoÄŸu cemaat ve tarikatlara ait özel okullara yönelik doÄŸrudan teÅŸvik uygulamalarında ciddi adımlar atılarak kamusal eÄŸitim alanı daraltılmıştır. AKP, kendi döneminde sayıları iki kat artan dershaneleri “paralelle mücadele” bahanesiyle özel okullara dönüÅŸmeye zorlarken, devlet okullarına vermediÄŸi kaynağı, yandaÅŸ özel okullara peÅŸkeÅŸ çekmiÅŸtir. Kamusal kaynaklar, eÄŸitimin ticarileÅŸtirilmesi için özel sermayeye aktarılırken kamusal eÄŸitimin niteliÄŸi düÅŸürülmüÅŸtür. MEB istatistiklerine göre ülke genelinde, 62 bin 250 okul bulunuyor. 4+4+4 düzenlemesi öncesi 2011-2012 eÄŸitim öÄŸretim yılında 4 bin 664 özel okulda 535 bin 788 öÄŸrenci eÄŸitim görürken, geçtiÄŸimiz yıl 9 bin 581 özel okulda, 1 milyon 174 bin 409 öÄŸrenci eÄŸitim görmüÅŸtür. Bu yıl ise 9 bin 555 özel okulda 1 milyon 204 bin 963 öÄŸrenci eÄŸitim görmektedir.  2016-2017 eÄŸitim öÄŸretim yılında özel okul sayısındaki düÅŸüÅŸün nedeni ise 15 Temmuz darbe giriÅŸimi sonrası FETÖ ile iliÅŸkisi bulanan 1061 özel okulun MEB’e devredilmesidir. Özel okulların sayısı, 2011-2012 eÄŸitim öÄŸretim yılına göre de yüzde 95 oranında artmıştır. Ortaya çıkan tablo, AKP hükümetinin eÄŸitim sistemini sermaye sınıfının çıkarları doÄŸrultusunda nasıl ÅŸekillendirdiÄŸini ve eÄŸitim sistemindeki ayrışmayı gözler önüne sermektedir. MEB’in istatistikleri, özel okulları doÄŸrudan kamu kaynaklarıyla destekleyen AKP’nin eÄŸitimi kamusal bir hizmet olmaktan çıkarma amacını ortaya koymaktadır. AKP iktidarının yarattığı bir baÅŸka garabet ise temel liselerdir. 2015-2016 eÄŸitim öÄŸretim yılında binden fazla dershane Temel Liseye dönüÅŸmüÅŸtür. Dershanelerin kapatılmasının ardından üniversiteye hazırlık amacı ile öÄŸrenciler Temel Liselere yoÄŸun bir ÅŸekilde kayıt yaptırmış, üniversiteye hazırlık maliyeti 12-15 bin TL’ye kadar yükselmiÅŸtir. Temel lise, dershanelerin yeni adıdır, derhal kapatılmalıdır.

Ä°mam Hatip Okullarındaki Artış Sürmektedir

4+4+4 düzenlemesiyle, yeniden ortaokul olarak düzenlenen ikinci 4 yıllık eÄŸitimle mesleki yönlendirmeyi erken yaÅŸa çekme gerekçe olarak sunulmuÅŸtu. Ancak dört yıllık uygulamadan da anlaşıldığı gibi hükümetin amacı mesleki yönlendirme deÄŸil bütün okulları imam hatip okullarına dönüÅŸtürmektir. Ä°mam hatip ortaokullarının yeniden açılması ve birçok genel lisenin imam hatip lisesine dönüÅŸtürülmesiyle, imam hatip okullarında inanılmaz bir artış yaÅŸanmıştır. Darbe giriÅŸiminin ardından cemaate ait kapatılan 1061 okulun yüzde 80’i, en fazla kontenjan açığı imam hatiplerde olmasına raÄŸmen, imam hatip okuluna dönüÅŸtürüldü. Fen, Sosyal Bilimler, Güzel sanatlar Liseleri gibi okullara ihtiyaç olmasına raÄŸmen bu okulların imam hatipe dönüÅŸtürülmesinin hiçbir pedagojik gerekçesi yoktur. Bir taraftan yeni bina ya da mevcut okulların dönüÅŸtürülmesi yolu ile imam hatipler arttırılırken bu yıl girilen kontenjanlarla Fen ve Sosyal Bilimler ile Anadolu Liselerinin kontenjanları düÅŸürülmekte, Çok Programlı Anadolu Liselerindeki Anadolu Lisesi sınıfları kapatılmakta ve öÄŸrenciler adeta imam hatiplere zorlanmaktadır. MEB’in istatistiklerine göre Türkiye genelinde 2012-2013 eÄŸitim öÄŸretim yılında 1.099 olan imam hatip ortaokulu sayısı geçtiÄŸimiz yıl 1.961’e, bu yıl 2.777’ye; 708 olan imam hatip lisesi sayısı ise geçtiÄŸimiz yıl 1.149’a bu yıl ise 1.408’e çıktı. Ä°mam hatip ortaokulu sayısı geçen yıla göre yüzde 41 oranında artmış ancak öÄŸrenci sayısındaki artış yüzde 3.5 oranında kalmıştır. Yani talep olmamasına raÄŸmen normal ortaokullar zorla imam hatip ortaokullarına dönüÅŸtürülmektedir. Ä°mam hatip ortaokulları neredeyse fiilen zorunlu hale getirilmektedir. Ä°mam hatip lisesi öÄŸrenci sayısı 634 bin 406, imam hatip ortaokulu öÄŸrenci sayısı ise 657 bin 20 oldu. Geçen yıla göre ortaokul ve lise ile birlikte imam hatipli sayısı 1 milyon 201 bin 500’den, 1 milyon 291 bin 426’ya yükseldi. Bu sayı AKP’nin iktidara geldiÄŸi 2002 yılında 71 bin 100’idi. Böylece CumhurbaÅŸkanı Tayyip ErdoÄŸan’ın oÄŸlu Bilal ErdoÄŸan’ın 5 yılda 1 milyon imam hatipli hedefine, sadece bir yılda ulaşıldı. Yine imam hatip ortaokullarında görev yapan öÄŸretmen sayısı 23 bin 834’ten, 31 bin 530’a derslik sayısı ise 15 bin 792’den, 22 bin 532’ye çıkmıştır. Ä°mam hatip ortaokullarında 20 öÄŸrenciye 1 öÄŸretmen düÅŸmektedir. Derslik ve öÄŸretmen ihtiyacının had safhaya ulaÅŸtığı ülkemizde imam hatiplerin öÄŸretmen kadrosu bakımından avantajlı olması dikkat çekicidir. Devlet okulları ödenek yetersizliÄŸi bahanesiyle fiziki altyapı sorunları ve teknik donanım yetersizliÄŸiyle baÅŸ baÅŸa bırakılırken, imam hatip okullarının talepleri anında yerine getirilmektedir.

OrtaöÄŸretimde öÄŸrenciler açık liseye yönlendiriliyor

AKP hükümeti tarafından 4+4+4 düzenlemesi “zorunlu eÄŸitimin 12 yıla çıkarılması” giriÅŸimi olarak sunuldu. Oysa MEB’in 2016-2017 istatistikleri ortaöÄŸretim çağındaki çocukların örgün eÄŸitimden koparak açık liseye yönlendiÄŸini ortaya koymuÅŸtur. Ä°statistiklere göre, mesleki açıköÄŸretim lisesi de dahil olmak üzere açıköÄŸretim lisesinde okuyan toplam öÄŸrenci sayısı 1.287.249’dur. Bu sayı 4+4+4 düzenlemesi öncesi 2011-2012 eÄŸitim öÄŸretim yılında 940 bin 268’di. 4+4+4 düzenlemesinin ardından açık lisede okuyan öÄŸrenci sayısı yüzde 73 oranında artmıştır. AçıköÄŸretim ortaokulunda kayıtlı 142 bin 557 öÄŸrenci sayısını da dikkate aldığımızda, toplam 1 milyon 429 bin 806 öÄŸrenci örgün eÄŸitimden kopmuÅŸtur. Ä°statistiklere göre 541 bin 408 kız öÄŸrenci açıköÄŸretim liselerinde okumaktadır. Kız öÄŸrenciler 4+4+4 eÄŸitim sistemiyle birlikte örgün eÄŸitim dışına itilmiÅŸtir. Ortaya çıkan tablo zorunlu eÄŸitimin fiilen 4 yıla indirildiÄŸinin göstergesidir.

Taşımalı eÄŸitim uygulamasındaki artış sürmektedir

6287 Sayılı Yasa hazırlanırken ileri sürülen en önemli gerekçelerden biri de kesintisiz 8 yıllık eÄŸitim nedeniyle kırsal kesimde pek çok köy okulunun iÅŸlevsiz kaldığı, fizikî ÅŸartların yetersiz olduÄŸu, yatılı bölge okullarına ya da taşımalı eÄŸitim merkezi olan okullara öÄŸrencilerin taşınması için tahsis edilen servislerin uzun mesafeleri kat ettiÄŸi ve öÄŸrencilerin bu yolculukta çektiÄŸi eziyetler olarak ileri sürülmüÅŸtü. Ayrıca kırsal bölgelerdeki ailelerin küçük kızlarını bu ÅŸartlardaki taşımalı eÄŸitime vermeleri konusunda ciddi ÅŸikâyetleri olduÄŸunu ve bu uygulamanın okullaÅŸma ve özellikle de kız çocuklarının eÄŸitimi adına sorunlara kaynaklık ettiÄŸi ifade edilmiÅŸti. Oysa 2016-2017 eÄŸitim öÄŸretim yılında taşımalı eÄŸitim artarak devam etmiÅŸtir. 2012-2013 eÄŸitim öÄŸretim yılında taşınan öÄŸrenci sayısı 801 bin 708’di. 2013-2014eÄŸitim öÄŸretim yılında toplam 23 bin 880 okul, 10 bin 551 merkez okula taşınırken taşınan ilkokul ve ortaokul öÄŸrenci sayısı 825 bin 90’a çıkmıştır. 2015-2016 eÄŸitim öÄŸretim yılında ise 43 bin 959 okul, 11 bin 853 merkez okula taşınmaktayken, taşınan öÄŸrenci sayısı ise 808 bin 332’ydi. 2016-2017 eÄŸitim öÄŸretim yılında ise 43 bin 466 okul 11 bin 906 merkez okula taşınmaktadır. Taşınan öÄŸrenci sayısı ise 817 bin 799’dur.

Bütçeden Yine EÄŸitime Pay Yok

Milli EÄŸitim Bakanlığı bütçesi, okul, derslik, öÄŸretmen ihtiyacı ve altyapı sorunlarına raÄŸmen 2017 yılı için 85 milyar 49 milyon TL olarak belirlenmiÅŸtir. Yıllardır eÄŸitime en çok pay ayırdığını iddia eden AKP Hükümeti, 2017 yılı için de sadece zorunlu harcamaları karşılayan bir bütçe hazırlayarak eÄŸitim harcamalarının yükünü yine velilerin sırtına yükleyecektir. MEB bütçesinin büyük bölümü personel giderlerine (yüzde 79) ayrılmıştır. Mal ve hizmet alım giderlerinin payı yüzde 10, cari transferler yüzde 3, diÄŸer giderler ise yüzde 8’dir.  OECD ülkelerinde milli gelirin ortalama yüzde 6’sı eÄŸitime ayrılmaktayken, MEB’in 2017 bütçesinin milli gelire oranı sadece yüzde 3,54’tür. Öngörülen milli eÄŸitim bütçesiyle parasız, nitelikli ve herkese eÄŸitim anlayışının yaÅŸama geçirilmesi mümkün deÄŸildir. Türkiye’deki eÄŸitim harcamaları incelendiÄŸinde yüzde 52,3’ünü en zengin yüzde 10’lik kesimin gerçekleÅŸtirdiÄŸi, en yoksul yüzde 10’luk kesimin yaptığı eÄŸitim harcamasının ise yüzde 0,7’de kaldığı görülmektedir. En zengin 2 milyon 182 bin aile eÄŸitim için 2015 yılında 8 milyar 990 milyon lira harcarken, en yoksul yüzde 10’luk dilimde yer alan 2 milyon 182 bin aile ise sadece 115 milyon liralık eÄŸitim harcaması yapabilmektedir. EÄŸitim için yapılan harcamada iki kesim arasında 78 katlık bir uçurum oluÅŸturmuÅŸtur.

EÄŸitimin Tarikat ve Cemaatlere Teslim Edilmesi Ağır Sonuçlar DoÄŸurdu

Karaman’da yaÅŸanan taciz olayı ve Adana’nın AladaÄŸ ilçesindeki yurt yangını, Bakanlığa baÄŸlı okullarda eÄŸitim gören çocuklarımızın çeÅŸitli dernek, vakıf ve özel kuruluÅŸlara ait yurt, ev ve etüt merkezleri olarak faaliyet gösteren yerlerdeki güvenliÄŸine dikkatlerin çekilmesi gerektiÄŸi gerçeÄŸini gün yüzüne çıkarmıştır. Devletin öÄŸrencilerini gözetmek konusundaki asli görevini özel kuruluÅŸlara devretmesiyle birlikte bu alanlarda hiçbir denetimin olmaması affedilemez ve telafisi mümkün olmayan sonuçlar doÄŸuran bir ihmalin varlığını ortaya çıkarmıştır. 4+4+4 düzenlemesinin 2012-2013 eÄŸitim öÄŸretim yılından itibaren hayata geçirilmesiyle birlikte, okul dönüÅŸümlerine paralel olarak, çok sayıda köy okulu kapatılmış ve taşımalı eÄŸitim uygulamaları yaygınlaÅŸmıştır. EÄŸitimlerine devam etmek için yerleÅŸim yerlerine en yakın ilçelere giden öÄŸrenciler AladaÄŸ’da olduÄŸu gibi devlete ait yurt olmadığı için barınma sorunu ile karşı karşıya bırakılmış, cemaat ve tarikatların yurtlarına yönlendirilmiÅŸtir. OrtaöÄŸretimde kız çocuklarının yüzde 0.9’u, yüksek öÄŸretimde ise yüzde 14’ü devlet yurtlarından faydalanabilmektedir.Tüm yaÅŸanan olumsuzluklara raÄŸmen, 06/05/2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Özel ÖÄŸrenci Barınma Hizmetleri YönetmeliÄŸi ile de gerçek ve tüzel kiÅŸilere ortaokul düzeyinde yurt açma izni verilmiÅŸtir. Bu durum telafisi mümkün olmayan zararlar doÄŸuracaktır. Ortaokul düzeyinde açılacak yurtlar mutlaka Milli EÄŸitim Bakanlığı tarafından iÅŸletilmelidir. Özellikle Ä°lköÄŸretim ve lise çağındaki çocuklarımız devletin bizzat hizmet verdiÄŸi yurtlarda barınma ihtiyacını karşılamalı, hiçbir suretle özel teÅŸebbüs, dernek, vakfın faaliyetine izin verilmemelidir.

Müfredat DeÄŸiÅŸiklikleri ile Bilimsel, Ulusal ve Laik EÄŸitim Tasfiye Ediliyor

MEB tarafından, ilkokul, ortaokul ve lisede okutulan 53 farklı dersin müfredat program taslağı hazırlanmış ve 2017-2018 eÄŸitim öÄŸretim yılından itibaren bütün okullarda uygulanacağı açıklanmıştır. Program incelendiÄŸinde, Atatürkçülük kavramının sosyal bilgiler dersinin müfredatından çıkarıldığını, Atatürk’ün iÅŸleniÅŸinin kapsamının daraltıldığını, 2. Dünya Savaşı konusunda Ä°smet Ä°nönü baÅŸlığının kaldırıldığını, 15 Temmuz darbe giriÅŸinin felsefe dersi kapsamına alındığını, evrim kuramının ve üreme konusunun çıkarıldığını görmekteyiz. Daha önce yandaÅŸ sendikanın ifade ettiÄŸi biçimde öÄŸretim programı Atatürkçü düÅŸünceden soyutlanmaya çalışılmış çocuklarımızı Atatürk ve onun devrimlerinden arındırmak isteyen bir anlayış programa yerleÅŸtirilmiÅŸtir. Türk Milli EÄŸitim Sisteminin temelinde Atatürk Ä°lke ve Devrimleri bulunmaktadır ve eÄŸitim müfredatı, Atatürksüz, Cumhuriyetsiz ve devrimsiz olamaz. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’e ve ulusun diÄŸer manevi deÄŸerlerine baÄŸlı nesil yetiÅŸtirme amacına uygun ders kitapları hazırlanması baÅŸta Anayasaya ve Milli EÄŸitim Temel Kanunu’na göre zorunluluk teÅŸkil etmektedir. Dayatmacı, tektipçi, baskıcı, evrensel deÄŸerlere yabancı, insanlığın bilgi birikimine uzak yaklaşım terk edilmeli, Türkiye’nin tarihiyle, hedeflediÄŸi çaÄŸdaÅŸ kültürel anlayış ile barışık ve Cumhuriyet devrimlerinin kazanımlarını koruyacak bir öÄŸretim programı hazırlanmalıdır. Unutulmasın ki Cumhuriyet’in öÄŸretmeni inanmadığı müfredatı uygulamaz. Bu nedenle, AKP iktidarının, Atatürk’ü, bilimsel, laik, ulusal ve demokratik eÄŸitimi tasfiye etme giriÅŸimlerine karşı EÄŸitim-Ä°ÅŸ üyesi öÄŸretmenler; Atatürk’ü, Atatürk ilke ve devrimlerini anlatmaya devam edecektir.

ÖÄŸretmen Açığı Arttı, SözleÅŸmeli ÖÄŸretmenlik ve KadrolaÅŸmanın Önü Açıldı

2016-2017 eÄŸitim öÄŸretim yılında, 45 bin 678 öÄŸretmen meslekten çıkarıldı. 15 Temmuz öncesinde 120 bin civarında olan MEB’deki öÄŸretmen açığı, 15 Temmuz darbesinden sonra ilan edilen OHAL ve KHK’lerle açığa almalar ve ihraçlar sonucunda iki katına çıkmıştır. Okulların açılmasıyla yaklaşık 1 milyon 511 bin 200 öÄŸrenci öÄŸretmensiz kalmıştır. Bakanlık öÄŸretmen açığı sorununun önemli bir bölümünü norm fazlası öÄŸretmenlerle çözüleceÄŸini belirtse de, norm fazlası öÄŸretmenlerin büyük çoÄŸunluÄŸunun büyükÅŸehirlerde çalışması nedeniyle bu yöntem hiçbir ÅŸekilde çözüm olamamıştır. Bu tabloya raÄŸmen Milli EÄŸitim Bakanlığı, kadrolu öÄŸretmen atamasından vazgeçmiÅŸ “doÄŸrudan torpil” anlamına gelen mülakata dayalı sözleÅŸmeli öÄŸretmen sistemini getirmiÅŸtir. Atamaların sözlü sınav ile yapılması ise milli eÄŸitim sistemimiz için utanç verici bir uygulama olmuÅŸtur. Sözlü sınavda öÄŸretmenlere yöneltilen “15 Temmuz süreci senin için ne anlam ifade ediyor?”, “Reis denince aklına kim geliyor?”, “Oruç tutuyor musun?”, “Yılbaşı kutluyor musun?” ÅŸeklindeki sorular mülakatta aranan temel ölçütün yandaÅŸlık olduÄŸunu ortaya koymuÅŸtur.

PÄ°SA Sonuçları EÄŸitimdeki BaÅŸarısızlığın Göstergesi Oldu

PISA’nın 2015 sınavında Türkiye, 12 yıl önce aldığı puanların da altına düÅŸmüÅŸ,  sıralamada, 70 ülke içinde fende 52'inci, matematikte 49'uncu, okumada 50’inci sırada yer almıştır. Kamuoyunca ilk kez eÄŸitim sistemimizin yeni ve farklı bir deÄŸerlendirme sonucu görülmüÅŸçesine “EÄŸitimde Sınıfta Kaldık” “EÄŸitimde Kötü Tablo” “OECD’ de gerilerdeyiz” vb. baÅŸlıklarla eÄŸitim sisteminin baÅŸarısızlığına vurgu yapılmıştır. Oysa ki eÄŸitim uzun erimli bir süreçtir. EÄŸitimin çıktıları en erken 15 yılda alınabilmektedir. Yani bugünün yetiÅŸenlerinin 15 yıl sonra üretimi gerçekleÅŸtirecek bir nesil olması beklenmektedir. Bugün gelinen noktanın bir tesadüfi sonuç olmadığı da beklenen bir gerçektir. EÄŸitimin çıktılarının çeÅŸitli nedenleri vardır: eÄŸitimin fiziki alt yapısı, tekli-ikili eÄŸitim, öÄŸretmen dağılımı, öÄŸretmen yeterliliÄŸi vb. EÄŸitim bilimcilerce yetiÅŸmenin ve nitelikli eÄŸitimin temel nedeninin öÄŸretmen yetiÅŸtirme ve öÄŸretmen eÄŸitimi olduÄŸu üzerinde uzlaşılan bir konudur. EÄŸitimin niteliÄŸinde ki bir kırılma anı da 4+4+4 düzenlemesidir. 1997-1998 yılında baÅŸlayan sekiz yıllık eÄŸitimin sonuçlarının gerek ortaöÄŸretimde gerekse mesleki teknik eÄŸitimde ve kızların okullaÅŸma oranlarında ciddi artışlar yaÅŸanmışken sistemin deÄŸiÅŸmesi adeta bir domino etkisiyle sistemi tepeden tırnaÄŸa etkilemiÅŸtir. Hazırlığı, pilot uygulamaları ve alt yapısı hazırlanmadan hızla yapılan ve uygulamaya konulan bu sistemin acı sonuçları ilerleyen yıllarda daha çok görülecektir. PÄ°SA’nın bir sonucu eÄŸitime politik bakış açısıdır. EÄŸitime kaynak ayırmak, fiziki alt yapıyı güçlendirmek elbette zorunluluktur. Ancak nitelikli bir eÄŸitimi sunabilmek salt eÄŸitme kaynak ayırmakla doÄŸru orantılı deÄŸildir. EÄŸitime çok para ayırmak eÄŸitimde baÅŸarıya götürür mantığı doÄŸru olsa idi Suudi Arabistan, Katar, Kuveyt, BAE vb gibi ülkelerin eÄŸitimlerinin üst sıralarda olması gerekirdi. Önemli olan ne için ne miktarda kaynağı hangi amaç için ayıracağı ve harcanacağıdır. Türkiye 2015 yılı itibariyle 78 741 053 kiÅŸilik bir nüfusu barındırmaktadır. 21. Yüzyılın başında 2000 yılında nüfusun ortanca yaşı 24,8 iken, günümüzde ortanca yaÅŸ 31’dir. 16 yıllık zaman diliminde nüfusun ortanca yaşı 6,2 yıl artmıştır. TÜÄ°K nüfus projeksiyonlarına göre cumhuriyetimizin 100. Yılı olan 2023 yılında 83 894 000yurttaşımızın yaÅŸayacağı ve ortanca nüfusun 34 olacağı varsayılmaktadır. 2015 yılı verilerine göre sadece 0-14 yaÅŸ grubunda 18 886 620 çocuÄŸumuzun bulunduÄŸu düÅŸünüldüÄŸünde insan gücünün eÄŸitiminin önemi net bir ÅŸekilde anlaşılacaktır. Bu ifadeyi 2002 yılında 15 yaşında PÄ°SA sınavlarına giren öÄŸrencilerin 14 yıl sonra bugün 29 yaşında olduÄŸu gerçeÄŸi ortanca yaÅŸ ve altındaki nüfusun nitelikli bir ÅŸekilde eÄŸitilmediÄŸini ve iÅŸgücü piyasalarında yer aldığı düÅŸünüldüÄŸünde ekonomimizin geleceÄŸi konusunda da iyimser olmamak gerekir. EÄŸitimin tüm bileÅŸenlerinin, krizde olan eÄŸitim sistemini büyük bir toplumsal uzlaşı ile yeniden ele alıp, akıl ve bilim temelli bir reformun gerçekleÅŸtirilmesi yaÅŸamsal önem taşımaktadır. Bu yapı ile devam edildiÄŸi sürece gelecek kuÅŸakların daha da niteliksiz daha da vasıfsız olacağı aÅŸikârdır.

TEOG’ta 15 Bin ÖÄŸrencinin Tam Puan Alması Soru Ä°ÅŸaretleri Yarattı

2. Dönem Temel EÄŸitimden OrtaöÄŸretime GeçiÅŸ sistemi (TEOG) merkezi ortak sınavlarına 1 milyon 185 bin 328 öÄŸrencimiz katılmıştır. Sendikamızın araÅŸtırmalarına göre; 2.Dönem TEOG’ta yaklaşık 15 binin üzerinde öÄŸrenci 120 sorunun tamamını doÄŸru yapmıştır. 1.Dönem TEOG sınavlarında ortalama baÅŸarının düÅŸük olması nedeniyle 2.Dönem TEOG sorularının bilinçli olarak kolay hazırlandığı bilinmektedir. Ancak bugüne kadar yapılan TEOG sınavlarında 2 bin ile 4 bin arasında öÄŸrencimizin 120 sorunun tamamını doÄŸru yapabildiÄŸi bilinen bir gerçekken son sınavda 15 bin öÄŸrencinin soruların tamamını doÄŸru yapması sınavın tutarlılığını ÅŸüpheli hale getirmiÅŸtir. Önceki süreçlerde Milli EÄŸitim Bakanının PISA sonuçlarına göre baÅŸarılı olduÄŸumuzu ima etmesi hâlâ hafızalardadır. Ayrıca 2012 PISA sınavlarının sonuçları ile ilgili deÄŸiÅŸikliÄŸe gidilmesi hususunda bir MüsteÅŸar Yardımcısı tarafından Ölçme DeÄŸerlendirme Dairesi’ne baskı yapıldığı bilinen bir gerçektir. Ä°ltimasla baÅŸarının rakamsal olarak artırılması istenmektedir. Ülkeyi 15 yıldır yöneten iktidar “EÄŸitimin NiteliÄŸini” reel olarak yükseltmek yerine günü kurtaracak politikalarla yön bulmaya çalışmaktadır. Tüm bu yaÅŸananların yanı sıra son TEOG sınavlarındaki kopya söylentileri sınavın güvenirliÄŸine gölge düÅŸürmüÅŸtür. EÄŸitim-Ä°ÅŸ olarak, yıllarca cemaatin Dershanelerinde/yurtlarında/evlerinde kalan öÄŸrencilere sınav sorularının verildiÄŸini haykırıp durduk; gelgelelim bu çığlığımız ancak AKP ile cemaatin araları açılınca yankı buldu. Milli EÄŸitim Bakanlığı, TEOG’la ilgili yaÅŸanan tüm sorunlarla ilgili, öÄŸretmen ve öÄŸrencilerimizin haklarının korunması, bulanıklığın ortadan kalkması, vicdanların rahatlaması amacı ile ivedilikle kamuoyuna bilgi vermelidir. EÄŸitim politikaları, bilimsel temelde yeniden ele alınmalı sınava, yarışmaya dayalı eÄŸitim sisteminden vazgeçilmelidir.

SONUÇ

         Her geçen gün içten içe çürüyerek bir enkaz haline getirilmiÅŸ eÄŸitim sistemimizin yıllar içinde birikerek artan yapısal sorunları, geçici, günübirlik politikalarla geçiÅŸtirilmiÅŸ ya da çözümsüz bırakılmıştır. Bir yandan temel bir insan hakkı ve bir kamu hizmeti olan eÄŸitim piyasaya açılırken, öte yandan da ulusal belleÄŸi silinmiÅŸ, sorgulamayan, itaatkar, kendi adına karar verenlerin kararlarına biat eden bir nesil yetiÅŸtirilmeye çalışılmaktadır. Çocuklarımızın öÄŸrenmeye deÄŸil, sınavlara koÅŸullandırıldığı, öÄŸretmenlerin düÅŸük ücretle, esnek ve güvencesiz çalışmaya zorlandığı, siyasal kadrolaÅŸmanın sınır tanımadığı, okullardan bilim ve sanatın kapı dışarı edildiÄŸi, dini referans alan uygulamaların arttığı bir eÄŸitim sistemiyle saÄŸlıklı bireylerin yetiÅŸtirilmesi mümkün deÄŸildir. EÄŸitim-Ä°ÅŸ olarak, çocuk ve gençlerimizin, geleceÄŸimizin siyasi iktidarın yarattığı enkazın altında yok olmaması için acil adımlar atılması zorunluluÄŸunu bir kez daha belirtiyor, parasız, bilimsel, demokratik ve laik eÄŸitimin tüm yurttaÅŸlar için ayrım gözetmeksizin hayata geçirilmesini istiyoruz.

 


Yayin tarihi:  28/06/2017
Bu haber toplam 83920 defa okunmuştur
Yazarlar
Untitled Document
Kategori haberleri

Copyright © egitimhabercisi.com
2011
 
 
Bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan
ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
19 Nisan   01:21