Eğitim sistemine getirilen '4+4+4' uygulaması gibi köklü bir değişiklik ve diğer Bakanlar döneminde üniversite giriş sınavlarında yapılan düzenlemeler artık velileri canından bezdirdi.

Maalesef ülkemizde eğitim sitemi ya da sınav sistemlerinde yapılan değişiklikler çok fazla üzerinde durulmadan, doğru düzgün uzman görüşü alınmadan ve iyice araştırılmadan tepeden inme şeklinde oluyor.

Böyle olunca da sistem daha pilot uygulama aşamasındayken sorun yaşanıyor. Tamamıyla uygulamaya başlandığına ise büyük kargaşa ortaya çıkıyor.

Çünkü yapılan düzenlemeler ve değişiklikler ne doğru düzgün kamuoyuna aktarılabiliyor  ne de kararı verenler yaptıkları değişiklikler hakkında doğru düzgün bilgi sahibi olabiliyor.

Her seferinde olduğu gibi faturayı yine öğrenciler, öğretmenler ve veliler ödüyor.

Tabiiki bu kargaşadan olumsuz yönde nasbini alan kurumlar da var. Okullar, dershaneler, üniversiteler vb.

Geçmişte de bir dönem yoldan geçene formasyon hakkı tanıyıp, herkesi öğretmen yapmadılar mı? 

Birçok ülkede denenmiş ve çok kötü neticelere yol açmış kredili sistem gibi eski uygulamaları getirip öğrencilerin gereksiz yere yıl kaybetmesine neden olmadılar mı?

İngilizce, Almanca vb. yabancı dilleri seçmeli ders ilan edip ya da zorunlu olmaktan çıkarıp öğrencileri sokaklara dökmediler mi?

Eksik müfredatlarla, sınavlara uyumsuz ders programlarıyla düz liseleri bitirmediler mi?

Bütün bunlar bu ülkede yaşandı. Eğitim sistemi için reform diye sunulanlar adeta deform etkisi yaptı.

Şimdi ise şu halimize bir bakın. Çok kısa bir zaman içinde önemli kararlar alınıyor.

Hem de konuyla ilgili ne bir uzman, ne bir pedagog ne bir akademisyen, ne bir eğitimci hiç kimseden kapsamlı bir görüş alınmadan yine paldır küldür eğitim sistemi değiştirilmeye çalışılıyor.

Her zaman olduğu gibi yine eğitim sendikaları, psikolog, pedagog ve birkaç veliden başka yapılan değişikliklere itiraz eden olmuyor.

Günlerce, haftalarca televizyonlarda 4+4+4 diye sunulan 12 yıllık zorunlu eğitim sistemin olumsuz tarafları tartışılıyor.

Gazetelerde sayfa sayfa sistemle ilgili eleştirilere yer veriliyor.

Eğitim sendikaları konuyla ilgili anketler düzenliyor.

Ancak herkes olup biteni sadece izlemekle yetiniyor.

Çocukların ve gençlerin geleceğini etkileyecek böylesi radikal değişiklikler karşısında velilerin suskunluğunu anlamaksa gerçekten çok zor.

Veliler olup biten karşısındaki tepkilerini sadece kendi aralarında tartışmakla yetiniyorlar.

Bu konuda çocuklarını etkileyecek olan kararlar ve önlerine dayatılan genelgeleri okumakla yetiniyorlar.

Örneğin okula başlama yaşının 66 aya indirilmesi… Bu konuda birçok şey yazıp çizildi.

Pedagoglar okula başlama yaşının düşürülmesi konusunda yaptıkları açıklamalarda, çocukların bu yaşta gerek fiziki gerek psikolojik yönden oyun çağında oldukları için zorlanabileceklerini vurguladılar.

Eğitimciler hemen her gün bu yaştaki çocukların daha çok, okul öncesi eğitim almaya uygun olduklarını belirttiler.

Veliler ve öğretmenler ise kuzu gibi sessizliklerini korumaya devam ediyorlar.

Velilerin özellikle okula başlama yaşı ile lgili alınan kararı 'görelim bakalım neler olacak?' ya da 'okula göndermezsem cezası varmış' endişesinden uzak bir şekilde değerlendirmeleri gerekiyor.

Hatta veliler ve öğretmenler ciddi anlamda bir araya gelip, dayatmaya çalışılan bu uygulamalara tepki göstermeliler.

Yüzlerce, binlerce kişi bir araya gelerek meydanlarda seslerini duyurmalı, yapılan değişikliği istemediklerini ciddi tepkilerle ortaya koymalılar.

Aksi halde başımıza geleceklere hep beraber katlanmak zorunda kalacağız.

Yazık olansa yine bizim çocuklarımız ve geleceğimiz olacak!