Türk Eğitim-Sen:Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 2012 yılı Ağustos ayında gerçekleştirilen öğretmenlerin özür durumu atamalarında, kontenjan olmadığı gerekçesiyle atama ekranı açılmayan bir öğretmen üyemiz için Sendika Avukatımız Şahin Zenginal tarafından İstanbul İdari Mahkemesine açılan davada, mahkeme yürütmeyi durdurma kararı vermiştir
İstanbul’da görev yapan bir bayan öğretmen üyemiz eş özrüne dayalı olarak İzmir iline atanmak için 2012 yılı Öğretmenlerin Özür Durumuna Bağlı Yer Değiştirme Kılavuzunda bulunan hükümlere göre başvuru yaptığı, ancak atanmak istediği İZMİR ilinde “ALANINDA BOŞ KONTENJAN” bulunmadığı gerekçesiyle eş durumundan atama isteğinin reddedilmesi üzerine MEB’e dava açılmıştır. İstanbul 1. İdare Mahkemesi 27.12.2012 tarihinde oybirliğiyle aldığı 2012/1935 Esas nolu Kararında aynen şunlar ifade edilmektedir: “Anayasal güvence altında bulunan aile bütünlüğü ilkesi göz ardı edilerek, eş durumu mazereti nedeniyle yapılan iller arası eş özrüne dayanılarak atanma talebinin, mer’i mevzuat uyarınca kadro durumuna bakılmaksızın öncelikli olarak yerine getirilmesi gerekirken, yapılan başvurunun atanmak isteği ilde..”boş kontenjan bulunmadığı…” gerekçe gösterilerek reddine ilişkin tesis edilen dava konusu işlemde eşitlik, hakkaniyet ve yukarıda yer alan Anayasa ve diğer mevzuat hükümlerine uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Dava konusu işlemin eş özrüne dayalı atama olması, eşlerin ayrı yaşamasının aile bütünlüğünü bozacağı nedeniyle uygulaması halinde telafisi güç veya imkânsız maddi ve manevi zararlar doğuracağı kaçınılmazdır. Açıklanan nedenlerle; hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin; uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden 2577 Sayılı Kanunun 27. Maddesi uyarınca teminat alınmaksızın yürütülmesinin durdurulmasına” oybirliğiyle karar verilmiştir. Aile bütünlüğünü koruması gereken bir kurum olan MEB’in binlerce mahkeme kararına rağmen tam aksine işlem yapması bir türlü anlaşılamamaktadır. Ümit edilir ki bu ve benzeri yargı kararlarından sonra MEB kendine bir çeki düzen vererek buna benzer hak gaspına yönelik işlemlerden vazgeçer ve bir an evvel eş durumu atamalarını gerçekleştirir. Zira haksızlık ve zulümle abat olunamayacağını hala anlayamadılar mı? Mahkeme kararlarına rağmen Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer özür grubu tayinlerine yönelik çok katı bir tutum sergilemekte, aileleri birbirinden koparmakta sakınca görmemektedir. Başbakan ise ailenin önemini konuşmalarında sıkça dile getirmektedir. Hatta Başbakan ‘Aile değerlerimiz milli bekamızın en önemli teminatıdır’ şeklinde billboardlara ilan vermiştir. Şayet Başbakan ailenin kutsiyetini vurgulamak, aile değerlerinin önemini belirtmek için billboardlara ilan veriyorsa, vatandaşlarımıza ‘üç çocuk yapın’ diye çağrıda bulunuyorsa, bu durumda gereğini yerine getirmelidir. Dolayısıyla ilanın sahibi olan Başbakan’ın, bunun aksi bir davranışta bulunması abesle iştigal olur. Öğretmenlerimizin kuru sözlere karnı toktur. Cicili bicili ifadelerle, fiyakalı, cilalı ilanlarla insanların yüzünü güldüremezsiniz. Önemli olan bu sözleri yerine getirme kudretine ve kararlılığına sahip olmaktır. Başbakan sözlerinin arkasında durmalı ve aileleri paramparça eden Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’e “bu aileleri birleştirin” demelidir. Sendikamızın; ailelerin parçalanmaması, çocukların annesiz, babasız kalmaması, sağlık ve öğrenim özrü mağdurlarının daha fazla acı yaşamaması için Ankara’da birçok noktada luna ve billboardlarda yer alan “Ailemi Geri İstiyorum. Aile bütünlüğü için, 2012 Şubat’ta atanan öğretmenleri de kapsayan İl-İlçe Emri ile birlikte 2013 Şubat’ında kapsamlı özür grubu ataması istiyoruz’ yazılı ilanlar vererek Milli Eğitim Bakanını uyandırmak istedik. Sonunda bize bunu da yaptıran Milli Eğitim Bakanlığı’nı bir kez daha kınıyoruz. Bakanlık; eş, sağlık ve öğrenim özrü tayinlerinin önüne ördüğü duvarları artık yıkmalı ve Şubat ayında mutlaka özür grubu tayini yapmalıdır.
Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan